• Tekelleşen Sosyal Ağlar


    Star Trek’in belki de en sevdiğim bölümlerinden biri Kaptan Picard’ın Borglularla mücadelesinin anlatıldığı bölüm. Borglular kendileri gibi olmayanları asimile ederek kendilerine dahil eden ve gitgide büyüyen, insanın bireyselliğini yok ederek onu kurumsal bir kimliğin küçük bir parçasına dönüştüren korkunç bir grup.

    Bu her ne kadar hayali ve abartılı gibi dursa da, bazılarımız hayatlarımızı gözden geçirdiğimizde Borglular kadar şiddetli bir şekilde değil de yavaş yavaş ve fakat emin adımlarla asimile ediliyor olduğumuzu görüyoruz.

    Herkes birbirine o kadar benzedi ki çoğu zaman kendi farklılığımızdan dolayı ya yalnız kalıyor ya da kendimizi anlatacak mecra bulamıyoruz. Herkes aynı şeyi yapar, aynı şeyi yer, aynı şeyi dinler ve aynı şeyi seyrederse, renklerin kalan tonunu kim görecek, kim duyacak geride kalan ezgileri ve kim alacak o enfes tatları? Tek bir sistemin çocuğu olmaktansa ormanın çocuğu olmayı tercih edenler de var aranızda, biliyoruz!


    Pazar yerinde büyük işletmeler, küçük, otantik ve kendi çapında bir dünya olmaya çalışan tüm işletmeleri bir bir yutmaktayken, bizi biz yapan, imza niteliğindeki karakter özelliklerimizin de aynı şekilde ve belki de aynı el tarafından törpülendiğini ve yuvarlatılıp istatistikleştirildiğini fark etmiyor olmak mümkün değildir.

    İnternet sınırsız ve özgürce kendimiz olabileceğimiz, kendimizi, yapıp ettiklerimizi paylaşabileceğimiz ve birçok farklı fikre ulaşmamızı sağlayacak, bilgi paylaşmak ve edinmek için en devasa ortam olacakken ve tüm hayaller bu yöndeyken şu andaki gidişat aslında aksinin olacağı yönündedir. İnsanların yapabilecekleri paylaşımlar 280 karakterlik anlık duygu durumları, fotoğraflar ve kısa videolara evrilmiş ve insanlığın engin yaratıcılığı tabiri caizse suikaste uğramıştır. Bu bilinçli suikast, paylaşımların yapılacağı mecraların da instagram, facebook ve twitterdan ibaret olmasını sağlayarak da milyonlarca insanın kendini ve kendi gözünden evreni anlatabilme kapasitesini birkaç kelimeye indirgeyip, bolca fotoğraf ve video ile beynin görsel korteksinin sürekli uyarılmasına neden olmuştur.


    Müzik alanında ise Spotify kendi krallığını çoktan ilan etmiş gibi duruyor. Spotify’ı bir marketler zinciri olarak da görmek mümkün elbet. Her çeşit malzemeyi elinde bulundurabilmeye gücü yeten zincir işletmelerden dolayı küçük bakkallar bir bir kapanmakta ve marketler zincirine giremeyen yerel ürün imalatçıları ise çok kısıtlı bir alanda direnmeye çalışıyor. Spotify da aynı şekilde bir taraftan dinleyiciye çoklu seçenek sunarak onların sistemden çıkmamalarını sağlamakta, diğer taraftan sözüm ona müzisyene de fayda sağlar görünmekte. Fakat sisler ardında, aslında zamanla müzikte çeşitliliği de öldüreceği o kadar barizdir ki! Tool gibi bazı grupların Spotify’a uzun süre direndiğini fakat 2018 yılı itibari ile pes etmiş olduğunu görmek çok acıklı. Müzisyenlerin elleri kolları bağlı yaptıkları müziği dinleyicilerine ulaştırabilmenin başka bir yolu kalmadığını görüp kendilerini teslim ediyorlar ağzını açmış bekleyen canavara.

    Müzik mecraları diğer tüm küçük işletmeler gibi tek tek kapandı ve birçok müzisyen insanlara ulaşamamanın çaresizliği içinde öfkeli ve küskün notaları ile zamanın ve mekânın ötesine bırakmaya çalışmakta ezgilerini. Fakat direneceğiz! Bir gün elbet globalleşmenin bireyi öldürdüğünü anlayacaktır insanoğlu! Burayı tam da bu yüzden açtık işte. Birlikte direnmek ve müziğimizi belki de bizim olmayacağımız iyi ve güzel bir geleceğe bırakabilmek için. Birkaç insanın dahi olsa zihinlerinde tatlı bir anı olarak kalabilmek için. Küskün notalarımızla barışmak ve küçük bir grup olarak diğer bizi yutan her şeyle barışabilmek için. Yaptığınız her türlü müziği, kısa videolarınızı, yazılarınızı uzun lafın kısası kendinizi uzun uzun ifade edebilmenizi sağlayacak her türlü eserinizi ve elbette çevrenizdeki sizinle ve yaptıklarınızla ilgili birkaç kişiyi de bekliyoruz buraya!

  • Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder